6 Mart 2008 Perşembe

hukum

HÜKÜM

HUKUM dizini içindeki dosyalar.

Hüküm kökü itibariyle HKM, Arapça bir sözcük.
Çok yanlı ve yönlü anlamı var, KDR, HYR, HKK kökleri gibi.
Bunu Türkçemize geçmiş, (Hâkim, Hekim, Hakîm, Hakem ) Kelimelerinden de anlayabiliriz. Örneğin
“Dile mahkum olmuş bizler kaderin hükmünden de çıkamayız.” Tümcesini sadeleştirsek yani Türkçe
dozunu biraz artırarak “Dilin yargılarına bağlı ve bağımlı olan bizler, yazgının istediğinden ve dilediğinden
de çıkamayız.” Demekle “hkm” köküne ve adına en az dört kavram vermiş ve anlam bağlamış oluruz.

Lafızın’nin isim ve fiil olması lisana, Mana’nın mevzu ve mahmul olması bir gramer ve semiotik
sorunu olmanın ötesinde.. Kelimenin sözdizimsel ve anlambilimsel çözümlemelerin berisinde..
merak hocasını sual asistanıyla izleyenlerin aradığı hak ve hakikat , ne onları umutsuz bırakacak
derecede derin ve ne de görsel ve işitsel dünyanın sergi ve sunuları gibi kolaydır.

Dilbilgisi ile karşılamaları / mukabeleleri çevirir göstergeleri okursunuz.. mantık ile karşılaştırmaları / mukayeseleri evirir görüngüleri yazarsınız. Fakat bu muhakeme ve muvazene ile elde edilen öğrenme, düşünme, konuşma size anlam derinliği vermez ve inanç yüksekliği bağışlamaz. Fark etmenin ve kadr etmenin daha derinde rabıta ve alakaları var. Gösterge / işaretlerle ve görüngülerle / delaletlerle verilen ilim akla kapı açar fakat ihtiyarı elinizden almaz.

İlim gereklidir fakat yeterli değildir. İrfanda bize yardım eder fakat iman yerine geçmez. Bunu Günyüz ÇELİKIŞIK’ın
Başına gelenlerden biliyorum. Çünkü kader insanı kazaya yollarken aklının sorumluluğunda ve kalbin yükümlülüğünde
Esrik bir hayat ve tuzak bir şuur çemberinden geçiriyor. Eğer O’nun atası, hüdası ve hibesi olmazsa kazanılan
Şehadet kayboluyor. Beş vakte, beş iç ve dış duyu eşlik ederek süreden sıraya gidiş ve geliş sürecinde ezan okundukça
izin verilen nutk ve inşa edilen meşiet imkan ve kabiliyetlerimizi ihdas eder ve hads ettirirken makulları arama
istidat ve san’atı olmayanlar için başvurulacak yegane merci teslimdir. Zihninin taakkul düzeyini yükseltmiş olanlar
içinde itimad ve bağlılık son başvuru noktasıdır. Fakat sonuçta hasıl olan zenginlik ilkinden yüz kat daha fazladır.
Çünkü cennetin yüzde biri halka, geri kalanı akıl sahiplerine verilmiştir. Bunun için aklın hükmeden usule başvurması
onun salih aklıyla sahih kitabını önder kılması kalbini selim ve lisanını salim kılmasından daha fazla birr ve takva
verir. Çünkü elinde usul ve ahkamla şeytana oyuncak olmaktan kurtulur, İnşaallah. Fakat sonsuz hakikate ve hakka erişmekte ilim ve irfanla mezc olan iman nurunun akıldan, kalbe ve ruha ve sair letaife ulaşması, kavuşmamızın güvencelerinden biridir.


Hükm adının anlamına ilişkin HUKUM dizin içindeki şemalarla ortaya konulan anlatımlar çeşitli bağlamlarda
Bize bazı bir “ahkam” veriyor. Ahkam, tasavvur ve tasdiklerden ibarettir. Biz buna takdirler ve tatbikleri ekledik.
Bunu düz yazıda yapsa idim, hükümlerin künhünü varmayan “bize ahkam kesme” derlerdi.. ne demek isterlerdi.. bilmiyorum fakat en azından bir hüküm ile yapılan kabul ve reddi nakzeden veya tasdik etmeyen, bu nakzının tasdikinin dayanaklarını bulamadığı zaman kısa yoldan adem-i kabulü bu sözüyle ifade etmiş olurdu. Selb ve icabı onu ilgilendirir, biz de karışamayız.

Bu sözlerimi, içindeki Arapça terimlerin çokluğundan dolayı çoğu okur, eğer varsa, anlamamış olur. İşte bu düz yazının çivisini sökmek için size başka bir çiviyi önereceğim. Korkmayın! Bu çivi yazısı olmayacak. Sadece HUKUM dizini içindeki Şemalara bir göz gezdirin. Anlamak için uğraşmayın… bir parkta dolaşıyormuşçasına yani bazı kutular ve yumurtalar yani bazı saksılar ve kavanozlar içinde çeşitli ve türlü bitki ve çicekler varmış gibi seyreyleyin. Belki bir gün çivi yazısını söken uygarlık bu tablolarında çivisini sökerek terim ve kavramları değişken ve değerleriyle lime lime edecek. İlk okul çocuklarına bile oyuncak gibi kolaylaştıracak.

4444 duasının (salat-ı tefriciyye) sırrıyle açılan “usul” levhası üzeri “us” kalemiyle yazılan “yöntembilim”:
Bilimlerin / ilimlerin hakikate geçmede bir köprü görevini yaparken;
gerçeğin çeşitlerinin ayırt edilmesinde aracılık işlevi yaparken;
tartışma alanlarını ve eleştirme yöntemlerini belirleme ödevini görürken;
aslın fusulunda ve esasın fususunda makul ya da muhal etiketler koyan AKLIN
verimli ve başarılı bir yardımcısıdır.

İşte bu “dır” ile devinen aklın durduğu yere bir işaret olarak konulan tümce, bir hükümdür / bir yargıdır.
Fakat akıl durunca öyle mütevazi bir yer işgal etmez; terk ya da talk eder. Ya selb eder ya icab eder.
Bu nedenle aklı durduğu yerde bırakıp kalb işletmek gerekiyor. Hasılı kara biterse ayaklar tek başına işe yaramaz,
kulaçlardan yardım istenir. Fakat batanlara yapılan ver elini çağrısı işe yaramayabilir. Al elimi demek gerekir.

Usul / method / yöntem; yargılar, yüklemler ve bağlamlar doldurulan ve düğümlenen tamlamalar, tanımlar ve tümcelerin içindeki bilgilerin, gözlemlerin ve yorumların nedenlerini , buyrukların değerlerin ve yaratıların niçinlerini, olayların ve olguların nasıl olduğunu , gerçeklerin ve doğruların ne olduğunu, iyiliklerin ve güzelliklerin kim olduğunu anlamada bize yardımcı olur
Der isem bu dır-dır-ım size ne kadar yararı olur bilmiyorum. Ama şunu kesin kesin söyleyebiliyorum: Günlük dil bu konuda bize
Çok fazla yardımcı olmaz, gevezelik hissimizi doyurmak ve konuşma ihtiyacımızı karşılamak dışında. Bu nedenle traşı kısa kesiyor size şemalar ve şemalarda terim ve kavramlarla çizilmiş tablolarla baş başa bırakıyorum.

Osmanziya


Sağlıcakla kalın.

OSMANZİYA

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim.
NOT:

Bu bir YÖNTEMBİLİMİ FORMÜLE DENEMESİDİR.
İsim / Ad, analitik düzlemde bir nokta ile ifade edilir.
Hadd / Uç, iki nokta bir hattı / çizgiyi ifade eder.
Çizgi eş \ benzer ya da karşı \ başka bir çift noktadır.
Had iki addan oluşan çizgidir. Noktaları bir bağ ile birleşir.
Çizgi ise ya (/) ya da (\ ) halinde TAKSİM edilen X parçasıdır.
Ukde, iki hadden oluşan bir düğümdür. İki bağı vardır.
Bir ukdeden dört nokta çıkar.

Cümle, hadlerle ve ukdelerle kurulur.
Tarif / tanımla; isim / ad cümlesidir.
Terkib / tamlama; cümle parçasıdır.
Haber / duyum; fiil / eylem cümlesidir.
Hikaye / öykü; isim ve fiil cümlesidir.
Mana; tasavvur, takdir, tasdik ve tatbik edilir.
Lafz; harf ve kelimelerle kurulur.
İfade / anlatım; söyleme eylemidir.
İbare / belirtim; düşünme biçimidir.
Muhteva / içerik; işaret ve delalet taşımaktır.
Mukabele / karşılama; işaret haddidir.
Mukayese / karşılaştırma; delalet haddidir.



http://www.yontembilim.com/

Hiç yorum yok: